Archives

Statistics

  • Posts 526
  • Pages 4
  • Categories 45
  • Comments 134
  • Words in Posts 665,397
  • Words in Pages 12,901
  • Words in Comments 12,619

Newsletter (in English)





2007-12-12


‘Demokratik Merkeziyetçilik” deyimi söz konusu olduğunda bir çok insanın aklına SBKP’nin polit bürosu ya da stalinist partilerdeki cesetlerin söz dinlemesi geliyor. Bu anlayışa rağmen biz REVOLUTION olarak bu kavramı ve onun arkasındaki prensibi savunmaktayız, cünkü onda Stalinizmin tam aksini görmekteyiz. Demokratik Merkeziyetçilik nedir?

REVOLUTION’un Almanya seksiyonunun tüzüğünde şu vardır: ”Demokratik merkeziyetçilik tüm işçi hareketinin örgütlenmesinin temelidir. Örneğin; eğer bir iş yeri toplantısında, demokratik bir tartışmadan sonra bir karara varılmış ise ve greve başlanılacaksa herkes bu karara uymak zorundadır. Bu karara uymayan herkes grev kırıcıdır. Eylemden sonra tekrar tartışılabilir.”

Demokratik merkeziyetçiliğin tanınmış anlamlarından biri ”Tartışmada özgürlük, Eylemde birlik”tir.Yani bir eylemden önce mümkün olduğu sürece geniş tabanlı bir tartışma olmalı ama eylem kararı ortaya çıktığı andan itibaren herkes bu eylemi desteklemeli.

Bu konsept ama nasıl geliştirildi? Bu Kavram komünist enternasyonal tarafından meşrulaştırıldı. Ama daha evvelden de bu kavramın genel düşüncesi vardı. Örneğin Komünist Birliği (1848) ya da 1. Enternasyonal (1864) tüzüklerinde bu genel düşünce vardı.

Kendilerini Leninist sayanların bir ilüzyonu, Rus sosyal demokratların 1903 yılındaki bolşevik ve menşevik bölünmenin nedenini demokratik merkeziyetçilik olarak göstermeleridir. Iskra’yı oluşturan her iki fraksiyonda ortak olarak demokratik merkeziyetçiliği savunmaktaydı. Bu sebeple 1906 yılındaki iki fraksiyonun tekrar birleşmesi mümkün olmuştur.

Demokratik merkeziyetçilik o zamanlar öncelikle tüm Rus imparatorluğundaki çeşitli uluslara ve yörelere ayrılmış özel partiler yerine tek bir birleşik parti anlayışı anlamına gelmekteydi. Tek ülke tek parti anlayışı yerleştirilmek zorunluğu vardı, çünkü çarlık Rusyası’nda bir devrimci örgüt merkezi bir devletle karşı karşıyaydı. Ama bolşevikler yerel örgütlülükler için ve parti içinde ulusal yapılanmlar için belirli bir otonomi zorunluğu kabul etmişlerdi. Ve kesinlikle yerel örgütlere küçük nedenlerden dolayı karışan bir merkez komitesi istemediklerini dile getirmişlerdi. (1)

Menşevikler ile Bolşevikler arasında gelecek Rus devrimin karekteri ve partinin bu karektere uygun olması gereken biçimi konusunda büyük görüş ayrılıkları vardı. Ama demokratik merkeziyetçiliğin çok farklı şekilde kavranılabildiğini de göstermektedir.

Demokratik Merkeziyetçilik ne değildir?

Vikipedi’nin İngilizce sayfasına baktığımızda demokratik merkeziyetçilik hakkında şu bölüme rastlıyoruz: ‘Eğer bir partinin tüm üyeleri parti çizgisini kamuoyu önünde savunurlarsa, devletin ajanlarının dışarıdan yanlış çatışmaları tetiklemesi çok daha zorlaşır. (2) Kim mi bunu dedi? Lenin? Troçki? Hayır, maocu anlayış için bile çıldırmış olan MIM (Maoist Enternasyonal Hareket) (3) Bu monotolizm partinin tek bir ses ile konuşması 1903 yılında değil 1925 yılında Zinoyev önderliğindeki komünist enternasyonalin bolşevikleştirilmesi döneminde başlamıştır. Avusturyalı zinoyevist Ruth Fischer bu anlayışı çok iyi bir şekilde dile getiriyor. Bu dünya kongresi, Enternasyonalin artık bir çok akla gelecek hareketin toplanma yeri olmasına engel olmalıdır (4).

Böylelikle Komiternin stalinizme giden kapısı aralandı: Evvelde enternasyonal işçi sınıfın önünde dünya partisini statejisini tartışarak belirlemek isteyen değişik akımlar vardı dünya kongrelerinde. ”Bolşevikleştirilme” sonrasında sadece hatasız bir önderlik çizgisi kaldı.

Bu ‘bürokratik merkeziyetçilik’ stalinistler tarafından işçi hareketine taşındı. Bu gelenek K-Grupları tarafından ( 70’lerdeki maocu tarikatlar) yeniden gündeme taşındı. Onların etkisi altında troçkist hareketin çeşitli dalları bu kavramı kullanmaya başladılar. Troçkist bir çok akımın demokratik merkeziyetçi anlayışı, her üyenin örgütün resmi çizgisini savunması gerektiğidir. Demokratik merkeziyetçiliğin klasik anlamı: ”Tartışmada özgürlük, Eylemde birlik”dir. Ama burada bir de ekleme gelmiş buna ‘eylemde ve konuşmada birlik’ olmuş.

Bu metodun ağır sonuçlarını tahmin etmek hiç de zor değil. Belki bu kapalı parti cizgisinin belirli politik duruşları işçi sınıfına otomatik bir fabrika bant üretimi gibi taşınmasına yardımcı olabilir. Ama İşçi sınıfının içinde ve onunla yapılması gereken tartışmalardaki gelişimleri bu anlayış engellemektedir.
Bunun arkasında kendi beğenmiş tutum yatmaktadır. İşçi sınıfı sanki devrimci parti içersindeki tartışmaları anlayamaz ve onun içindir ki hali hazır kalıba sokulmuş formüllerle muhattap bırakılmalıdır. Lenin ise bu anlayışın karşıtı olarak ‘ışık, ışık daha fazla ışık’ şiarını devrimci partinin illegalitede olduğu dönemlerde bile parti içi tartışmalar için kullanmıştı.

Marksizmin bilimsellik iddasının hakkını vermek için, bilimsel bir metot kullanılmak zorundadır. Yani kanıtların ve sonuçların eleştirilsel gözden geçirilmesine başka bilim insanları tarafından imkan tanınması gibi. Fizik öğretmeninin çabalarına yazıktır, eğer o “e=mc²” formülünü öğrencilerinden ezberlenmesini isterse ama e, m, c gibi konuları açıklama gereği duymazsa. Bir marksistin çabalarına yazıktır, kapitalist bir krizin kapıda beklediğini söylerken, onun böyle bir sonuca gitmesine neden olan siyasal tartışmaları işçi sınıfına açıklamazsa.

Engels de anarşist Bakunin’in görüşlerine polemik ile cevap vermişti. Bakunin bir devrimci partinin ‘düşüncede ve harekette birlik’ şiarını savunuyordu. Engels de şu cevabı vermiştir: ‘ düşüncede ve harekette birliğin anlamı ortodoksluktur ve kör bir söz dinlemedir, cesetlerin söz dinlemesidir. Sanki İsa’nın toplumundayız ( Hristiyanlığın dogmaları tartışmadan kabul etmesine atıf -çv.) (5).

Demokratik Merkeziyetçilik nasıl görünür ?

Demokratik Merkeziyetçilik öncelikle yaşayan bir süreç olarak anlaşılmalıdır. İçerisinde, kongerelerde devamlı alkış tutulan güçlü bir parti liderliğinin ve onun haricinde parti üyeleri için kontrol edilemeyen bir Demokratik Merkeziyetçilik, Stalinistlerin bir buluşudur. Gerçek bir demokratik merkeziyetçilik, örgüt içerisinde sürekli bir değişim süreci gerektiriyor.

Her örgütte veya harekette farklı görüş ve bakış açısı olacaktır. Öncelikle konumları sentezlemek gerekir, yani birlikte tartışılmalıdır. Aksi takdirde (zaman yokluğu ya da konumlar içerisindeki muhalefetten dolayı) karar oy çokluğu ile kabul edilmelidir. Bir örgüt, tüm farklılıkların ortadan kaldırılması için keyfi olarak herhangi bir kararı askıya alamaz. Bu durum sadece sınıf mücadelesinde müdahale etmek için değil, pratikte konumların çoğunluğunu kontrol etmek için gereklidir.

“Eylem birliği” el ilanları dağıtarak, afişler yapıştırarak, kamu konuşmaları yaparak, gösteriler hakkındaki kapalı bir eylem anlamına gelir. Ama aynısı basındaki ve örgütün etkinliklerindeki propaganda için geçerli midir ? Lenin bu konu hakkında şöyle demişti:

“ Demokratik merkeziyetçiliğin ve yerel kuruluşlar için özerkliliğin ilkesi evrensel ve özgür eleştiri(belli bir eylemin birliğini bozmayana dek) anlamına geliyor. Parti tarafından karar verilen bir eylem birliğini bozacak her türlü eleştiri dışlanır… Parti programının tamamen özgür olması gereken ilkeler çerçevesindeki eleştiriler … Sadece parti toplantılarında değil, halka açık etkinliklerde yer alınmalı.”
(6)

Buna ek olarak, bir örgütte olası çoğunluğu oluşturabilecek azınlık mümkün olmalıdır. Eğer ki, kamuoyunda konumlarını bildirmesi yasak olan bir örgütse, bu durum geçersizdir. Çünkü, bu durumda insanlar sadece kendi konumlarına göre olan örgütlerle birleşir.

Devrimci bir örgüt, küçük olsa bile sadece propaganda yapmaz. Bu örgüt, sınıfın günlük mücadelelerine el atmalı, onları teşvik etmek ve devrimci perspektife bağlayabilmek için. Bunun için dakikadan dakikaya kararlar alabilecek bir yapı – idare- gereklidir. Üyelerin bu kararları yerine getirmesi gereklidir. Ama takip edilmesi gerekilen bir idari yönetim öncelikle üyeler tarafından seçilmiş olmalı ve her an görevden çağırılabilir olmalıdır. Bu idari yönetim olabildiğince geniş olmalıdır, güvenlik koşullarının elverdiği kadar açık olmalıdır, üyelerin talep ettiği kadar denetleyeci olmalıdır. Çünkü hakkettiğinden daha fazla otoriter olmaya çalışan bir idari yönetim, örgütü yok edebilir. Leon Troçki’nin açıkladığı gibi;

“ Demir, çelik gibi disiplin her zaman gereklidir, ama genç bir partinin yapısı böyle demirden disipline ilk günden başlarsa, partiyi kaybeder. Partide genel güveni sağlamak gereklidir, çünkü idari yönetim partinin sadece bir ifadesidir…” (7)

Bazı sonuçlar

Demokrasi ve Merkeziyetçilik madalyonun iki yüzünü oluşturur: Sadece demokratik karar yoluyla sağlanan bir merkezi model sadece siyasi birliğin yüksek derecesinde mümkündür.
Farklı durumlar, demokrasi ve merkeziyetçilik arasında farklı bir ilişki gerektirir. Bir konferansta saf demokrasi hakimdir, bir gösteride ise sıkı merkeziyetçilik bir kuraldır. Ama bir konferans merkezi olur, eğer kararlar alınırsa ve bunlar yürütülürse. Bir gösteri de demokratik olur, eğer sonradan değerlendirilir ve bir sonraki gösteri planlanırsa.

Bu esnek ilişki tarihsel periyotlarda uygulanır. Faşist bir rejim altında faaliyet gösteren devrimci bir örgüt neredeyse militar anlamda merkezi olmalıdır. Ama burjuva demokrasisinin bir periyodunda yüksek derecede ılımlı demokrasi mümkündür.

Demokratik Merkeziyetçilik sonsuz kurallar içerisindeki bir sistem değildir, bilakis örgüt ve toplum tarafından düzenlenmesi gerekilen bir metotdur. Gençlik örgütlenmelerinde demokratik merkeziyetçilik ile ayrı bir sorun vardır – çok fazla siyasi deneyimi olmayan üyeler, politik seviyesi fazlasıyla sapan üyelikler vb.- ama bu problemler özgür tartışmalarda ve eylemlerin birliğinde aşabilirler.

Biz DEVRİM olarak bu durum için basit bir model belirledik: Üyeler grubun bütün eylemlerine katılmak mecburiyetinde değiller, ama grubun çoğunluğu tarafından belirlenen eylemleri bozmayacaklarını kabul ederler. Önemli olan üyelerin bütün politik ve stratejik tartışmalarda yer almasıdır, çünkü demokratik merkeziyetçilik devrimcilerin görevleri için ortak bir anlayıştır. Bu yüzden demokratik merkeziyetçilik, Stalinistlerin ve bazı Troçkistlerin bu konsepte çamur atmasına rağmen komünistler için tek örgütlenme biçimidir.

DEVRİM Enternasyonal Koordinasyonu, 20.12.2007 (8)
Türkische Übersetzung – Türkçe çeviri : Rojhat Baran, Suphi Toprak
Dipnotlar:
*Bu makale Aralık 2006 da REVOLUTION içindeki tartışmalardan dolayı yazılmıştı. Bizim daha önceki Ana örgütümüz olan LFI den ayrılmamızda yapılan tartışmalarda, bizim demokratik merkeziyetciliği red ettiğimizi bize karşı iddia ettiler. Biz gerçekte ise demokratik merkeziyetciliği savunmaktayız, Onun ama bürokratik karikatürünü ise kesinlikle red etmekteyiz. Bir yıl sonra bu makale REVOLUTION’un enternasyonal koordinasyonu tarafından redakte edilerek yayınlanmıştır.

(1)Lenin’in Yahudi Bund’una yazdığı: “ 1898 yılında kabul edilen kurallar, yahudi işçilere ihtiyacı oldukları herşeyi veriyor: Yidiş üzerine Propaganda ve Ajitasyon,kendi edebiyatı ve kongreleri, sadece genel bir sosyal demokrat programının bütünlenmesi için özel talepleri kaldırma hakkı ve yahudi yaşamının özelliklerinden kaynaklanan yerel ihtiyaç ve gereksinimleri adaletli olmalıdır.” Kaynak: Lenin: Does the Jewish Proletariat Need an “Independent Political Party”?. http://www.marxists.org/archive/lenin/works/1903/feb/15.htm

(2) http://en.wikipedia.org/wiki/Democratic_centralism

(3) “If all members of a party uphold the party line to the general public it will be much more difficult for agents of the state to create false conflict from the outside.” Aus: Maoist Internationalist Movement: Democratic Centralism. MIM Notes 51. April 1991. http://www.etext.org/Politics/MIM/wim/democent.html

(4)“This world congress should not allow the International to be transformed into an agglomeration of all sorts of trends.” Zitiert in: Isaac Deutscher: The Prophet Unarmed. Trotsky 1921-1929. Oxford 1987. S. 146-147.

(5)K. Marx, F. Engels: Ein Komplott gegen die IAA. 1873. MEW 18. S. 346. (”Die Gesellschaft Jesu” ist auch eine Bezeichnung für den Mönchsorden der Jesuiten.)

(6)“The principle of democratic centralism and autonomy for local organisations implies universal and full freedom to criticise so long as this does not disturb the unity of a definite action: it rules out all criticism which disrupts or makes difficult the unity of an action decided on by the party … criticism within the limits of the principles of the party programme must be quite free … not only at a party meetings but also at public meetings.” Zitiert in: Paul Le Blanc: Lenin and the Revolutionary Party. New Jersey 1990. P. 128.

(7) L.D.Trotsky. Toward a Revolutionary Youth Organisation”. Writings. 1938-9. New York 1974. P.121-2.

(8)DEVRİM Enternasyonal Koordinasyonu ( REVOLUTION Internationale Koordinierung )RIO adlı örgütün, eski adıdır. Örgüt Revolutionäre Internationalistische Organisation ( Devrimci Enternasyonal Örgüt ) adını almadan önce bu ismi kullanıyordu.



Leave a Reply